LGS YOLUNDA
ÖĞRENCİLER- AİLELER VE ÖĞRETMENLER-KOÇLAR
Sevgili öğrencilerimiz on aylık heyecanlı, yorucu bir yolculuğa
başladınız. Sizlerle beraber bu yolun yolcuları aynı zamanda aileniz ve sizi
çalıştıran öğretmenleriniz. Hepinize şimdiden kolaylıkla ve güzellikle dolu bir
yolculuk ve mutlu bir son diliyorum.
“Koç kimdir,
koçluk nedir? “ kısaca açıklayalım. Kelime anlamı olarak koçluk ”coaching” ;
birini, bir yerden bir yere götürme anlamına gelir.
Koçluk; istenen performansa ulaşmak için, koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim ilişkisidir.
Çağdaş eğitimde öğrenci bilgi yüklenen bir
obje değildir; bilgi öğrenci içindir, öğrenci bilgi için değil. Amaç öğrenciye
bilgi yığmak değil, öğrencinin bilgiyi anlayabilmesi, kavrayabilmesi
gerektiğinde kendi başına bağlantılar kurarak bilgi üretebilmesidir. Gerçekten
eğitimin birinci işlevi, çocuğa gerektiğinde bilgiyi nereden nasıl
öğrenebileceğine ait temel becerileri, yani “öğrenmeyi öğretmesi”; ikincisi,
çocuğun zihinsel üretimini, yaratıcılığını geliştirici yöntemleri kazandırması
olmalıdır.
Öğrenci
Koçluğu, her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına odaklanır. Öğrencinin akademik
güçlü ve zayıf yönlerini belirler, öğrenme stiliyle ilgili bilgileri kullanır
ve öğrenciye en uygun öğrenme stratejilerini öğretir. Ayrıca, öğrencinin sınav
stresiyle başa çıkmasına yardımcı olacak teknikler ve stratejiler de sunar.
LGS’ye hazırlanmak zorlu bir süreç olabilir, ancak doğru
destekle, her öğrenci bu sınavı başarabilir. 8. Sınıf LGS Eğitim ve Öğrenci
Koçluğu, öğrencilere sadece sınav konularını değil, aynı zamanda başarılı bir
öğrenci ve birey olmak için gerekli olan hayati becerileri öğretir. Bu
hizmetle, LGS’ye yönelik güveninizi artırabilir ve akademik hedeflerinize
ulaşabilirsiniz.
Şu an
çoğunluğunuzda hangi okulu kazanacağım, endişesi var, kaygısı var. Ya
kazanamazsam, korkusu var. Aileme, çevreme ve öğretmenlerime rezil olacağım,
düşüncesi hakim. Çıktığımız bu sınav yolculuğunda ilk yapacağımız şey, bu
düşüncelerden arınmak. Sadece derslerimize odaklanmak ve eksik olduğumuz
konular üzerine yoğunlaşmak olmalıdır. Motivasyonumuz her zaman yüksek
olmalıdır. Hocam sınava girmeyenler için bu sözü söylemek çok kolay, bir de
gelin bizim yerimizde olun, diyenlerimiz olabilir. Hepimiz sizin oturduğunuz
sıralardan, sınavlardan geçtik, sizleri az çok anlayabiliyoruz. Mutlu bir gelecek için bugün yorulmamız
gerek. Evimize gelen ekmek, ekmek haline
gelinceye kadar hangi aşamalardan geçiyor, bir bakalım. Önce tarlaya tohumlar ekiliyor, aylar sonra olgunlaşan
başaklar biçiliyor, değirmene gönderiliyor, un haline geliyor ve çuvallarla
fırınlara dağıtımı yapılıyor. Hamur yapılıp pişiriliyor ve buğday ekmeğe
dönüşüyor. En basit ekmeğin hikayesi bu. Sizin de bir dönüşüm yaşamanız
gerekiyor. Dönüşümü yaşarken zorluklarla illaki karşılaşacaksınız.
Ezilmezseniz, yorulmazsanız istediğiniz hedefe ulaşmanız çok zor. Şunu
aklınızdan çıkarmayınız; hayat altın tepsiyle önünüze gelmez. Altın tepsideki hayatı siz koşup
yakalayacaksınız. Cemil
Meriç”in dediği gibi “Ulu çınarlar
fırtınalı zeminlerde büyür.” Ulu bir çınar olmak istiyorsanız bunları
göğüslemek zorundasınız.
Bu maraton yılını kolay atlatabilmemiz
için neler yapacağız, neler yapmayacağız kısaca bahsedeyim.
1- Motivasyonumuzu
her zaman yüksek tutmalıyız. Olumlu düşünüp, olumlu konuşacağız.
2- “Yapabilirim,
başarılıyım, kendime güveniyorum” kelimesini her gün kendimize söyleyip çok
şeyi yapabilmeyi öğreneceğiz, başaracağız.
3- Asla düşük
nottan sonra yılmayacağız, yüksek nottan sonra çalışmayı bırakmayacağız.
4- Başarmak
için konfor alanınızı terk edin.
5- Kendinize
ait yıllık, aylık, haftalık ve günlük plan çıkarmalısınız. Planlı programlı
olan bir öğrenci kazananlar arasında mutlaka yerini alır.
6- “Zamanım
yok, yetmiyor.” diye yakınmayıp zaman ayarlamamızı güzel yapmalıyız. Hepimize
24 saat verilmiş. Bunu verimli verimsiz kullanmak bizim elimizde.
7- Ders
dışında yürüyüş yapınız, ilginiz doğrultusunda bir sporla ilgileniniz. Her gün
yarım saat kesin yürüyüş yapmalısınız. Spor konusunda grup halinde sınıfça veya
başka arkadaşlarınızla yapabilirsiniz. Harekette bereket vardır.
8-
UYKU düzenine çok dikkat etmelisiniz. Günlük en az 6 saat uyumalısınız.
9-
Beslenme en başta dikkat edeceğimiz konu. Besin alamayan vücut, beyin
bizim çalışma ve anlama gücümüzü zayıflatır. Bir konuyu defalarca oku, dinle
anlamazsın. Neskafe , kola gibi kafeinli içeceklerden uzak durmalıyız. Bunlar
bizi uyarıcı gibi gözükse de kısa süreli uyarıp sonra uyuşturan içeceklerdir.
Doğal beslenmeye dikkat etmeliyiz. Özellikle kahvaltı yapmadan evden
çıkmamalıyız.
1 Kendimize mutlaka bir hedef koymalıyız. ”Falanca liseyi kazanıp
sonrasında iyi bir üniversiteye yerleşmeliyim.” diyebilmelisiniz. Hedefiniz yoksa çalışmak için bir nedeniniz de yoktur.
En uzun yolculuk, nereye gidildiğini bilmeden yapılan yolculuktur.
Kitap
okumak. Sizin başarınızı kat kat artıran bir durum. Kitap okuyanın yorum gücü,
dikkat süresi fazla olur. Sınavlarda okuma, anlama zorluğu çekmez.
Ailemizle
aramızda uçurum oluşturmamaya dikkat edelim. “Annem babam beni anlamıyor, beni
dinlemiyor…..” diye üzülmeyelim, onlara kızmayalım. Çünkü siz onların, onlar da
sizlerin en kıymetlilerisiniz. Hiçbir anne baba çocuğunun kötülüğünü,
başarısızlığını istemez. Ancak onların doğru bildikleri yanlışları var. Ayrıca onların gözle görünür
hatalarından birisi “Bizim olamadığımız yere çocuğumuz gelsin, bizim
olamadığımız mesleğe onlar sahip olsun, çok geliri olsun.” düşüncesini
taşımaları. Sizi bu tür söz ve davranışları yıldırmasın. Şunu bilin ki her şey
sizin için iyi olsun istiyorlar.
Aile içinde sorumluluk alınız. En basit sofra hazırlarken, ev temizliğine, market alışverişinde.
Mutluluk
hormonlarımızı daima aktif halde tutalım. Bu hormonlarımız nelerdir derseniz:
Ders tekrarı mutlaka yapmalısınız.
1.tekrar 10 dk geçince 10 dk
süre
2.tekrar 24 saat sonra 5dk
3.tekrar 1 hafta sonra 3dk
4.tekrar 1 ay sonra 3dk
5. tekrar 6 ay sonra 3 dk
6. tekrar 1 yıl geçince 3dk
Odanızı, masanız düzenli olsun ki, kafa karışıklığı oluşmasın. Çalışmana engel kalmasın.
Telefon, tabletten mümkün olduğunca uzak duralım.
Akıl -zeka oyunlarına yer vererek düşünce gücümüzü de artırma yoluna gidelim.
Kıymetli anne
babalarımız, canımızdan değerli çocuklarımız için her fedakarlığı yapıyorsunuz
ve yapacaksınız da. Çocuklarımız ana
kişilik özelliklerini ilk altı, yedi
yaşına kadar oluşturmuş oluyorlar. Özellikle anne babanın davranışları, sözleri
bu dönemde önemli bir yer tutar. Sizin kopyanızdır. Siz neyseniz, çocuklarınız
odur. Şöyle bir düşünün anneden, babadan, yakın çevreden alınan, genlerden
gelen özellikler ve kendisinin de
oluşturduğu özelliklerle yeni bir birey oluştu. Yani siz şimdi bu çocuklara pek
bir şeyleri kabul ettiremezsiniz, davranışlarını pek değiştiremezsiniz. Hele de
tam ergenlik döneminde bulunurlarken. Ergenlik dönemi çok ciddi bir dönemdir.
Çocuğunuz, çocuklukla gençliğe geçiş dönemindeler. Karmaşık yapılı, fırtınalı,
gerginlik dolu bir dönem. Arkadaş gruplarının sizden daha önce geldiği bir
dönem. Toplumda yer edinme çabasının yüksek olduğu, ailesinin desteğine (
kendilerini anlamada) en çok ihtiyaç duyduğu bir dönem.
İşte böyle bir dönem içindeyken sınav
kaygıları, korkuları içinde yaşayan çocuklarımıza anlayışla ve sabırla karşılık
verin.
Sınava çalış, diyerek bıktırmayın. Onlara başarabileceklerini
söyleyin.
Kimseyle kıyaslama yapmayın.
Sınavlardan sonra 90 aldım, diyen çocuğunuza neden 95 almadın,
demeyin. 60 aldım diyene de” senden fazla bir şey beklemiyoruz ki, senden bir
şey olmaz.” diyerek küçük düşürmeyin.
“Senden adam olmaz.” Cümlesini hiç mi hiç ağzınıza almayın.
Çocuklarınıza değer verin, özgüvenlerini yükseltin.
Başkalarının yanında çocuklarını övmeyin de yermeyin de.
Aileler bir araya gelince en çok çocuklar konuşulur. Bu en yanlış tutumlardan
birisidir. Çocuklarınızı sizden koparan, içe dönük hale gelmesine sebep olan
bir tutumdur.
Sevgili anne
babalarımız en önemli konulardan birisi de çocuğunuzun öğrenme, zeka seviyesini
kabullenmenizdir. Çocuğunuz ellilik seviyedeyse ondan seksen, yüz beklemeyin.
Öğretmenlere çocuk ayırımı yapıyor kızmayın. Benim çocuğa düşük not veriyor,
değil, çocuğum bu notu alıyor, diye kabullenin.
Öğretmenlerden zeka
grupları yapmalarını ve öyle çalışmalarını önerin. Çünkü senin çocuğun üç
anlatımda öğreniyorsa üç anlatımı dinlesin. Başarısı yüksek sınıfta erir gider.
Aynı zamanda başarılı öğrenciler için de aynı durum söz konusu. Bir anlatım 20
soru çözebilecekken bir ders anlatım ve üç soruyla bitiriliyorsa o çocukların
da başarıları düşürülmüş olur.
Sınav döneminde
rotayı çizen, yönlendiren, yolculuğun nasıl geçeceğini belirleyen en önemli
grup olan kıymetli öğretmenlerimiz; sizlere de birkaç şey söylemek istiyorum.
Üç çocuk annesi olarak ve çevremde gördüğüm öğretmen davranışlarını dile
getirmek istiyorum. Bazıları öğrencinin gönlüne taht kurarak sevilir ve
sınavlarda başarılı olmalarını sağlar. Bazıları da öğrencinin gözünde zerre
değer taşımadığı gibi onların ömür boyu derslerden, okuldan soğumalarına sebep
olurlar.
Birincisi
öğrencilerinizi iyi tanıyın. Hangi zeka grubunda, nasıl kolay öğrenir ona
bakın. Görsel, işitsel ,kinestetik öğrenmenin hangisine sahip onu keşfedin.
Öğrenciye göre eğitim öğretim yapın. Zeka seviyesine göre
anlatmaya özen gösterin.
Öğrencilerimizin morallerini yüksek tutmaya gayret edin.
Sen yapamazsın, bilemezsin diyerek öğrencinin öğrenme
isteğini kapatmayın.
Gece gündüz uyumadan ders çalışın, demeyin lütfen.
Öğrencilerinizle
öğretmenlik sınırını koruyarak, onlara anne baba olun, arkadaş olun.
Arada bir topluca
sosyal aktiviteler yapın. Sinemaya, tiyatroya gitmek, toplu yemekler düzenlemek
gibi.
Son olarak diyorum
ki; başarıya ulaşmak için var gücümüzle sabırla çaba gösterelim. Sen neye hazırsan, o da senin için hazırdır. Engelleri engel değil
basamak olarak görelim.
Yata yata
başarıya ulaşmak mümkün değildir.
Yaşam
(hayat), fırtınanın dinmesini beklemek değil, yağmurda dans etmeyi
öğrenmektir. (Osho)
Başarı Daima Sizinle Olsun..!
İNCİLAY KUŞOĞLU
Yorumlar
Yorum Gönder